Yıl boyunca ılıman iklime sahip olan Kanarya Adaları yönetim olarak İspanya’ya bağlı özerk bir bölge. Batı Afrika açıklarındaki Kanarya Adalarına Türkiye’den henüz direkt uçuş yok ama İspanya üzerinden Madrid ya da Barcelona aktarması ile altı saatlik bir uçuşla buraya ulaşılabilir. Ulaşımının zor olması ve ülkemizde pek bilinmemesi nedeniyle Türkiye’deki gezginlerin pek de uğramadığı Kanarya adaları özellikle kış aylarında gidecek sıcak ama çok da uzak olmayan yerler arayan gezginler için ideal bir seyahat mekanı olabilir.
Kanarya Adaları isminin çoğumuzun düşündüğünün aksine Kanarya kuşu ile bir alakası yok. Kanarya ismi Latince canariae (köpek) kelimesinden geliyor. Çok farklı türlerde ve çok sayıda köpek bu adalarda yaşadığı için adalara Köpek Adaları ismi verilmiş. Kanarya ada takımı Atlanik Okyanusunda Afrika açıklarında sıralanmış toplam yedi volkanik adadan (Tenerife, Gran Canaria, Fuerteventura, Lanzarote, La Palma, Gomera ve Hierro) oluşuyor. Her bir ada farklı kültüre, iklime ve özelliklere sahip. Bu nedenle Kanarya Adalarina gidenler seyahatlerini uzun tutup bir kaç adayı dolaşarak hepsinden farklı keyifler alabilirler.
Tenerife adası özerk Kanarya Adaları eyaletinin idari merkezi ve yabancı turistlerin en çok geldiği ada. Kanarya adalarının başkenti olan Santa .Cruz da Tenerife adasında bulunuyor. Santa Cruz cafeleri, restoranları ve dükkanları ile günün 24 saati hareketli kültür ve gece hayatı arayanların da seveceği bir İspanyol kenti. Tenerife’nin hemen yarım saat kuzeyinde ise İspanya’da Safranbolu benzeri bir şöhrete sahip, yabancı gezginlerin pek uğramadığı ama her yıl yüz binlerce İspanyol ziyaretçi ağırlayan tarihi üniversite kenti La Laguna var. La Laguna yüzlerce yıllık rengarenk evleri, katedralleri ve şarap evleri ile karakterli ve keyifli bir şehir. UNESCO korumasındaki bu Laguna, Tenerife’nin çok yakınında olmasına karşın farklı bir iklime ve dağ havasına sahip. Tenerife’nin kuzeyinde diğer görmeye değer yerler, bir zamanlar temiz havası nedeniyle Agatha Christie gibi ünlülerin de uzun süre kaldığı eski bir liman ve balıkçı kenti olan Puerto de la Cruz ve cumbalı tarihi evleri ve tüm adaya hakim manzarasıyla dağ eteklerine kurulmuş güzel bir kasaba olan Orotava. Tüm bunların yanında Tenerife adasında İspanya’nın en yüksek dağı, 3700 metrelik eski bir volkan olan El Teide bulunuyor. Teleferikle ulaşılabilen El Teide’de dört mevsim ılıman olan sahil bölgelerinin aksine yıl boyunca kar görmek mümkün. Sıcak bir iklime sahip Tenerife adasının güneyinde ise daha çok Batı Avrupalı turistlerin tercih ettiği tatil merkezleri var.
Kanarya ada takımının ikinci en büyük adası olan Gran Canaria değişik bölgelerinde farklı iklimler ve bitki çeşitliliğine ev sahipliği yapması nedeniyle ise “minik kıta” olarak da biliniyor. Gran Canaria da Biyosfer Rezervi ve canlı çeşitliliği nedeniyle UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Kanarya Adalarının idari başkenti her ne kadar Tenerife’de olsa da en büyük ve kalabalık kenti Las Palmas Gran Canaria’da. Las Palmas hem tarihi ve kültürel hem de ekonomik olarak oldukça gelişmiş büyük ve kozmopolit bir kent. Kent merkezinde uzun ve dalgalı plajlara da sahip olan Las Palmas’ta kente her açıdan hakim Alfredo Kraus oditoryumunun manzarası mükemmel. Gran Canaria adasında bunun yanında kuzeyde bulunan Teror, Valleseco gibi dağ köyleri, güneyde bulunan Maspalomas çölü ve Puerto de Mogan gibi balıkçı kasabaları da görmeye değer.
Fuerteventura ispanyolca “kuvvetli rüzgar” demek. Fuerteventura adası Gran Canaria adasının hemen doğusunda yer alıyor. Diğer adalara göre daha kurak ve çorak, aynı zamanda nispeten daha sıcak olan Fuerteventura’da Kanarya Adalarının en uzun beyaz kumsalları ve sahil şeridi var. Adanın belirli yerlerinde yüksek dalgaların vurduğu temiz plajlar uzanıyor. Bu nedenle Fuerteventura yılın 12 ayı sörfçüler ve seyahatlerinde deniz, güneş ve kumsal üçlüsünü tercih edenler arasında oldukça popüler.
Siyah rengin hakim olduğu volkanik Lanzarote adası Kanarya adalarının en ilginçlerinden. Diğer adalara göre en kuzeyde ve Afrika açıklarına en yakın konumda bulunan bu ada en son 1700’lerde faaliyete geçen Timanfaya volkanı nedeniyle siyah volkanik kayalarla ve katılaşmış volkan külleri ile kaplı. Adaya kendine has muhteşem manzarasını veren bu volkanik oluşumlar nedeniyle bir çok filmde de mekan olarak kullanılmış. Siyah kayaların ortasındaki volkanik El Golfo gölünün kullanıldığı Pedro Almodovar’ın Kırık Kucaklaşmalar filmi bunlardan biri. Lanzarote’de toprak ve bitki örtüsü zayıf olduğundan ada sakinleri volkan küllerinde üzüm yetiştirerek şarap üretmeye başlamışlar. La Geria bölgesinde bu bağlar ziyaret edilerek şaraplar tadılabilir. Lanzarote’ye şöhretini kazandıran bir diğer isim de adı adayla beraber an anılan ünlü İspanyol mimar ve sanatçı Cesar Manrique. Tüm ada Manrique’in imzasını taşıyan ilginç yapılarla dolu. Bunlardan en ünlüsü kayalar içine oyulmuş büyük bir yerleşim kompleksi ve havuzlardan oluşan Jameos del Agua. Sadece burada yaşayan albino kör ve saydam yengeç türü için bile görmeye değer.
Engebeli ve dağlık La Gomera adası Kanarya adaları içinde gördüğümüz son adaydı. Diğer adalara göre oldukça küçük olan bu adada kısa mesafelere rağmen, yolların sarp dağlar ve ormanlar içinden geçmesi nedeniyle bir yerden bir yere gitmek çok zaman alıyor. Sahil bölgeleri sıcak olan Gomera adasının orta bölgelerinde yıl boyunca yağış alan serin, yağmurlu ve sık ormanlar var. Bu nedenle Gomera adası doğa yürüyüşleri kamp vs için ideal. Dağlık ve engebeli yapısı nedeniyle Gomera adasında bugün koruma altında olan ve okullarda öğretilen ıslık dili (Silbo) köylüler tarafından hala kullanılıyor. Adanın batı ucunda yer alan ve altmışlı yıllarda hippilerin en çok tercih ettiği yerlerden olan Valle del Rey (Kral Vadisi) gitmesi zor ama mükemmel bir manzaraya sahip. La Gomera adası Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşif yolculuğu öncesi üç gemisiyle bir süre konakladığı ve yola çıktığı yer olma özelliğine de sahip. Adanın başkenti San Sebastian’da Kristof Kolomb’un konakladığı bugün müze olarak kullanılan ev de görülebilir.
Kanarya adaları İspanya’ya bağlı olsa da coğrafi olarak İspanya’ya uzak bu adaların kendisine has bir kültürü ve tarihi var. 1400’lü yıllarda İspanyollar gelene kadar adada Guanche’ler adıyla farklı bir dil ve kültüre sahip medeniyet hüküm sürüyormuş. 1400’lü yıllarda uzun süren savaşlar sonucu tıpkı İnkalar ve Mayalar gibi Guanche’ler de tarih sahnesinden silinmişler. Yine de Guanche kültürü Kanaryalarda çeşitli yönleri ile yaşamaya devam ediyor. Dağlık bölgelerde kullanılan Islık dili Guanche’lerden günümüze ulaşmış. Pek çok köy ve kasabanın adı ve Kanaryalarda kullanılıp genel İspanyolca’da olmayan pek çok kelime de Guanchelerden kalma.
Kanarya mutfağında da İspanyol mutfağıyla pek çok ortak yönü olmasına rağmen kendine has yemekleriyle oldukça zengin. Papas Arrugadas denen ve sadece Kanaryalarda yetişen küçük siyah-kırmızı patateslerin yeşil kişniş sosuyla servis edilmesiyle yapılan yemek neredeyse ekmek gibi her öğün yeniyor. Bunun yanında okyanustan çıkan, çoğu Türkiye denizlerinde olmayan bol miktarda ve lezzetli balıklar balık severler için Kanarya adalarını cazip kılabilir. Gofio gibi mısır ununun çeşitli yeşil sebzeler ile karıştırılmasıyla yapılan çorbalar ise Guanche’lerin Kanarya mutfağına hediyesi.
Kanarya Adaları hem iklimi hem de kültürü ile İspanyol ve Latin Amerika Hispanik kültürleri arasında bir geçiş bölgesi. Tüm yıl boyunca sıcak ve ılıman iklime sahip, tarih, doğa, kültür, deniz gibi farklı tatların tümünü alabileceğiniz Kanarya adalarını özellikle kış aylarında sıcak ama çok da uzak olmayan seyahat seçenekleri arayan herkese öneririz.